TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ 45 YAŞINDA
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Yasası gereği hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevlidir. Yargının kurucu unsuru ve Hukuk Devletinin sigortasıdır. Türkiye Barolar Birliği, kuruluş amacı ve yasaların kendisine verdiği görevler doğrultusunda, 9 Ağustos 1969’dan bu yana, laik, sosyal, hukuk devletini ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini vazgeçilmez değerler olarak kabul etmiş ve yargının kurucu unsuru savunmanın etkin gücü olarak mücadelesini sürdürmüştür. Geçtiğimiz 45 yıl içinde darbe dönemleri, hukukun askıya alındığı olağanüstü haller ve sıkıyönetimler, “ülkemizin içinde bulunduğu hassas dönemler” bahane edilerek hukuk, iktidarı elinde bulunduranların diğerlerini sindirmek için kullandıkları bir araca dönüştürülmek istenmiştir. Oysa sürekli vurguladığımız gibi, “hukuk herkese lazım olduğunu” hep kanıtlamış, bir dönemin zalimleri bir dönem sonra hukuk arayışına girmişlerdir.
Türkiye Barolar Birliği görev ve sorumluluk anlayışının gereği olarak, Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin kazanımlarının ve Hukuk Devletinin sarsılmaz tarafı ve bekçisidir. Cumhuriyet değerlerini yaşatmak, yaygınlaştırmak ve toplumda yerleşmesini sağlamak için her türlü çabayı sürdürme azim ve kararlığındadır. 45 yıllık dönemde bu çalışmaları yılmadan yürüten Avukatlar, Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, halkın haklarını savunurken birçok kısıtlamaya maruz bırakılmakta, kutsal olan savunma hakkı kullanılırken çıkartılan güne, kişiye özel yasalarla engellenmektedir.
Geçtiğimiz dönemde Türkiye Barolar Birliği, Barolarımız ve avukatlarımız tüm tehditlere, yıldırma çabalarına, baskılara, soruşturmalara ve açılan ceza davalarına karşın bu sınavdan yüz akı ile çıkmasını bilmiş; ne pahasına olursa olsun Cumhuriyet ve demokrasiyi savunmaktan vazgeçmeyeceklerini eylem ve söylemleri ile göstermişlerdir.
Yargı kararlarının yürütmenin açık müdahaleleri ve hatta talimatları dolayısıyla uygulanamıyor olması büyük endişe kaynağıdır. Ülkemizde son günlerde sergilenen hukuka aykırılıklar, siyasi iktidarın; erkler ayrılığı ilkesindeki dengeleri bozan ve toplumda yargıya güven duygusunu sarsan müdahaleleri son bulmalı, herkes için huzur ve refahın, eşitliğin, mutluluğun kaynağı olan hukuk, bütün kuralları ile uygulanmalıdır.
Yargının, Yürütmenin emrine verilmeye çalışıldığı günümüzde, Yargı siyasallaşarak halkın güvenini kaybetmiştir. Halk nezdinde güvenilirliğini kaybetmeyen tek hukuk kurumu Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’dir.
Son dönemde erkler ayrımında, yürütme erkinin baskın hale getirilmesinin yasama organımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yıpratılmasında önemli bir etken olduğunun kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu baskı ya da bütünleşme denetim işlevini fiilen etkisiz bıraktığı gibi yasa yapma sistemini de kendine özgü bir uygulamaya dönüştürmüştür. Yasa tasarı ve teklifleri özenle hazırlanmalı, gerekli tartışmaların yapılması için kamuya duyurulmalıdır. Hemen her sorun için yasa maddesi düzenleme anlayışı gerçek Hukuk Devleti uygulaması değildir. Yüce Meclisimizin şeffaflık ilkesine uymadan, ilgili tarafların görüşleri alınmadan, bazı durumlarda İçtüzük hükümleri dahi göz ardı edilerek iktidar bürokratlarının ihtiyaçlarını gidermek için çalışan ve yürürlüğe henüz giren yasaların dahi değiştirildiği bir “torba yasalar makinesi” görüntüsü vermesi üzücüdür. Bir “torba yasa” ile yüzden fazla ve de birbiri ile ilgisi olmayan yasanın çok sayıda maddesinin değiştirilmesi tüm uygulamacıları içinden çıkılmaz zorlukların içine attığı gibi yasa değişikliklerini izleyemeyen kamuoyunun katkısı da alınamamaktadır.
Hak arama özgürlüğünü yaşama geçiren, adil yargılanmanın sağlanmasında çok önemli rolleri bulunan yargının kurucu unsuru, savunmanın temsilcisi avukatların ve avukatlık mesleğinin sorunları gittikçe tırmanış gösteren boyutlara ulaşmaktadır.
Avukatlar görevlerini ifa ederlerken ciddi boyutlarda saldırılara uğramakta, can güvenlikleri sağlanamamakta ve çoğu zaman özgürce savunma yapılamamaktadır.
Ülkemizde avukatlık mesleğine girişte eleme sistemi olmadığından mesleğe katılım hızla artmış ve ihtiyacın çok üzerine çıkmıştır. Yeterli öğretim üyesi bulunmadan açılan ve açılmakta olan Hukuk Fakültelerinin hiçbir idari ve bilimsel ölçüte uymaksızın belirlenen kontenjanlara göre aldıkları öğrencilere yeterince eğitim verememelerinin yarattığı sorunlar yargı erkini bütünü ile etkilemektedir.
Türkiye Barolar Birliği; 45. Yılında, avukatlık mesleğine kabulden başlayarak mesleğimizin koşullarını dünya ölçütleri ile örtüşür hale getirecek çağdaş nitelikli bir Avukatlık Yasasına ulaşılabilmesinin gayreti içindedir.
Bu yıldönümünde sonsuzluğa göç eden Başkanlarımız Av. Prof. Dr. Faruk Erem, Av. Teoman Evren ve Av. Prof. Dr. Eralp Özgen, Av. Özdemir Özok ile tüm kurullarımızın üyelerini rahmetle; hayatta olanlarını saygı ile anıyoruz.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu, Disiplin ve Denetleme Kurulları; kuruluşunun 45 inci yılını kutlarken ülkemizin Büyük Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması, yurttaşların kendileri ve ailelerinin geleceklerinden endişe etmeyecekleri, hukukun üstünlüğünün hayata geçtiği laik demokratik bir toplumda; hukuk düzeni içinde ve hukuk kurallarına uygun olarak yaşayabilmeleri için çalışmaya hiç durmadan devam edeceğini meslektaşlarına ve kamuoyuna saygı ile duyurur.
EKSİKSİZ DEMOKRASİ GERÇEK HUKUK DEVLETİ İLE, GERÇEK HUKUK DEVLETİ BAGIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI İLE, BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI İSE BAĞIMSIZ SAVUNMA İLE MÜMKÜN OLUR.
Türkiye Barolar Birliği
Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu adına
Başkan
Av.Prof.Dr. Metin FEYZİOĞLU