8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

BASIN AÇIKLAMASI

 Uluslararası alanda bir ülkenin demokratik gelişmişliğinin en büyük göstergelerinden biri kadınlara tanınan haklardır.

1923 yılında Cumhuriyetin ilanını takip eden 10 yıl içerisinde  Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ,ülkemizde kadın – erkek eşitliğini sağlamaya yönelik önemli adımlar atılmıştır.

Bunlardan ilki kız-erkek çocuklarının eğitim hakkından eşit olarak yararlanmasını sağlayan 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu’dur. Ardından 1925 yılında Kıyafet Kanunu, 1926 yılında ise kadının yasa önünde birey olarak görülmesini sağlayan Türk Medeni Kanunu kabul edilmiştir.

Kadının sosyal hayatta erkeklerle eşitliğini sağlayan bu yasalar ardından kadının siyasi hayatta da eşitliğine yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu maksatla ilk olarak 1930 yılında kabul edilen yasa ile kadınların yerel seçimlerde oy kullanması 1934 yılında kabul edilen yasa ile de genel seçimlerde oy kullanması, seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Tüm dünyada bilindiği gibi Türk kadınına pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Yürürlükteki Anayasanın 10.maddesine göre  “ Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. DEVLET BU EŞİTLİĞİN YAŞAMA GEÇMESİNİ SAĞLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR, BU MAKSATLA ALINACAK TEDBİRLER, EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI OLARAK YORUMLANAMAZ.”

Anayasa ile teminat altına alınmış eşitlik ilkesi gereği Devlet kadınlar lehine pozitif uygulamalar yapmakla yükümlüdür.

Bugün geldiğimiz noktada Türkiye nüfusunun yarısı kadınlardan oluşmaktadır. Ancak yasalardaki eşitlikçi hükümlere rağmen çalışan nüfusun yarısı kadınlar değildir. Yerel ve genel düzeyde temsil edenlerden yarısı kadınlar değildir.

Elbette ki bunun pek çok nedeni vardır. Ancak en önemli neden erkek egemen toplumdaki genel algının kadını iş hayatında ve siyasette görmek istememesidir. Bu algıya göre kadının yeri evidir. İlköğretim kitaplarında kadının önlüğüyle mutfakta, kız çocuğunun elinde temizlik bezi, babanın televizyon seyredip erkek çocuğun top oynadığını gösteren görüntüler toplumdaki algıya dair güzel bir örnektir.

Renklerin kadın- erkek rengi, işlerin kadın- erkek işi olarak sınıflandırıldığı toplumumuzda cinsiyet eşitsizliğine dair algıyı değiştirmenin en önemli yolu eğitimdir.

Bu nedenle kız çocukları özellikle okutulmalıdır. Kız çocuğunu okutan aileleri Devlet desteklemelidir. İstihdam alanında ve siyasi alanda pozitif ayrımcılık ilkesi uyarınca kadın lehine kotalar getirilmelidir. Anayasanın 10.maddesi ile Devletin böyle bir görevi olduğu unutulmamalıdır.

           Tarihinde Amazonlar(Savaşçı kadınlar), Bacıyan-ı Rumi(Anadolu

        bacıları), Kurtuluş Savaşında Nene Hatunlar, Kara Fatmalara vatan

        olmuş Anadolumuza emek vermiş tüm anneler, bacıları minnet ve

        rahmetle;

           Türk kadınına çağının en ileri haklarını kazandıran Ölümsüz

        Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü şükranla anıyorum.

           Tüm kadınların günü kutlu olsun.

                                               Av.Mehtap KARABURÇAK TUZCU

                                                  KIRŞEHİR BAROSU BAŞKANI